
İleri Yaş Bireylere Özgü Konuşma Özellikleri Nelerdir?
Bu yazıda, sağlıklı yaşlanma sürecinin yalnızca bedensel değil, aynı zamanda insanların nasıl konuştuklarını, ne anlattıklarını ve kendilerini dil aracılığıyla nasıl konumlandırdıklarını da derinden dönüştüren bir süreç olduğu ele alınacaktır.
İleri yaşta bireylerin söylemsel pratikleri, yani konuşmalarının belirgin özellikleri çoğumuz tarafından hızda yavaşlama ve içerikte sadeleşme gibi algılansa da, aslında anlamın yoğunlaştığı, duygunun ve kimliğin yeniden biçimlendiği özel bir söylem türü ve araştırma alanı olarak ele alınmalıdır. Sağlıklı yaşlanan bireylerin sözdizimsel olarak cümleleri zamanla kısalabilir, fakat anlam kaybı yaşanmaz. Çünkü, söylem düzeyinde basit yapıların aslen ifadelerin netliği ve etkililiğini artırdığı da bilinmektedir (Kemper, et al., 2003). Dilbilimsel ve edimbilimsel araştırmalar, ileri yaşla birlikte dilin düşünüldüğü gibi eksilmediği, aksine söylemin daha seçici, duygusal ve ilişki odaklı hale geldiğini göstermektedir (Coupland, 2009; Hamilton, 2019).
Peki bu bağlamda ileri yaş bireylerin söylemsel pratiklerinin inceleyebileceğimiz ana parametreleri nasıl sıralayabiliriz?
1. Hız ve Anlam ilişkisi
Yaşlanmayla birlikte konuşma hızında doğal bir yavaşlama görülebilir. Bu, bilişsel işlemleme hızındaki değişimle ilişkilidir; ancak yapılan çalışmalar hızdaki yavaşlamanın iletişimin niteliğini düşürmediğini, aksine anlamı derinleştirdiğini göstermektedir (Burke & Shafto, 2008).
Duraklamaların da bu yaş döneminde belirginleştiği bulgulanmıştır. İleri yaşlı konuşmacılar düşünmek, kelime bulmak, ifadede bir yeri vurgulamak veya dinleyiciye zaman tanımak için anlamlı sessizlikler kullanırlar. Zaman zaman özellikle özel adlarda (Abrams et al., 2007) (bir önceki blog yazımızda ele aldığımız) “dilin ucunda kalan sözcükler durumu” (Eng. tip-of-the-tongue state) yaşanabilir, ancak bireylerin bu durumu da ek açıklamalarla veya eş anlamlılarla telafi ederek iletişimi sürdürdükleri gözlemlenmiştir.
2. Anlatılarla Anlamın İnşası
İleri yaş bireylerin konuşmaları sıklıkla anlatısal (Eng. storytelling) biçimde olduğu görülmektedir. Bu süreçte deneyim aktarımı, sadece bilgi değil, kimlik ve değer paylaşımı işlevi görür (Norrick, 2000; 2009). Örneğin, Labov’un (1972) söylemsel anlatı modelinde vurgulanan “değerlendirme” (Eng. evaluation) aşaması, olayın neden önemli olduğunun açıklanması, bu yaş grubunun anlatılarında diğerlerine göre daha belirgin hale gelir.
Bu anlatısallık, aynı zamanda etkileşimsel bir amaca yönelik olabilir. Karşılıklı anlayış ifadeleri duygusal yakınlık göstergeleri ve mizah (Holmes & Marra, 2008) ileri yaş bireylerin söyleminde sıkça kullanılabilir. Mizah burada yalnızca eğlence değil, yüz onarımı (Eng. face repair) ve etkileşimsel ilişki sürdürme aracıdır (Brown & Levinson, 1987). Özellikle olumsuz ya da acı verici yaşam olaylarının aktarımı sırasında ileri yaş konuşucuların bu anlatıların çerçevesini gündelik bir olay ya da sıradanlık çerçevesine mizahı kullanımı yolu ile kaydırarak, olayı gülebilecekleri sıradan meselelere dönüştürdükleri de bulgulanmıştır (Matsumoto, 2009).
Ayrıca anlamın doğru aktarımı için “farklı şekilde yeniden ifade etme” (Eng. reformulation) eğilimi vardır; ileri yaş bireylerin, mesajının anlaşıldığından emin olmak için cümleleri yeniden kurabilir ve tekrarlayabilir (Hamilton, 2019). Bu, edimbilimsel duyarlılığın da bir göstergesidir. İleri yaş bireyler iletişimde “ne söylendiği” kadar “nasıl söylendiğine” de odaklanmaktadırlar.
3. Dilsel Kimlik ve Sosyal Rol İfadesi
Söylem, yalnızca bilgi paylaşımı değil; kimliğin sahnelendiği bir alandır (Goffman, 1981). İleri yaş bireyler konuşmalarında sıkça öğüt verme, deneyim paylaşma, toplumsal belleği aktarma gibi biçimlerde “mentörlük” veya “bilgelik” rolü olarak da ifade edebileceğimiz özel bir rol üstlenirler (Coupland, 2009).
Konuşmalarında geçmiş zaman referansları dikkat çeker: “bizim zamanımızda”, “o yıllarda” gibi ifadeler, bireysel belleği toplumsal belleğe bağlar (Schiffrin, 1996). Bununla birlikte kolektif kimlik, “bizim kuşak”, “bizim aile”, “bizim mahalle” de sıkça vurgulanır. İleri yaşlı konuşmacıların, “ben” yerine “biz” üzerinden aidiyet ve süreklilik kurdukları tespit edilmiştir (Hamilton, 2019).
Bu durum zaman zaman söylemsel nostalji diye adlandırdığımız bir duruma dönüşür: geçmişi idealize eden, bugünü geçmişle kıyaslayan dilsel biçimler görünür (Coupland, 2009). Ancak bu nostalji, sadece kaybın değil, anlam ve denge arayışının da bir yansımasıdır.
4. Ses, Sözsüz Jest ve Sessizlik
Yaşla birlikte ses tonlaması, nefes kontrolü ve perde yüksekliği değişebilir. Bu noktada tonlama daha fazla devreye girer ve duygusal niyetin daha açık biçimde ifade edilmesini sağlar (Harnsberger et al., 2008). Sözel üretim azaldığında, jestler ve mimikler daha fazla anlam taşımaya başlar, fiziksel bir engel yok ise, ellerin, yüz ifadelerinin ve bakışın iletişimdeki payının da artabildiği gözlenmiştir (Wanko Keutchafo et al., 2020).
Bazı bağlamlarda dokunsal iletişim (Eng. haptics) da öne çıkar: omuza dokunmak, el tutmak, kendi ya da diğer konuşucunun dizine vurmak gibi davranışlar empati ve güven hissi yaratır. Dolayısıyla, ileri yaş bireylerin söylem ve etkileşimlerini inceleyen araştırmacıların yalnızca kelime ve yapıların değil, bedensel işaret ve sessizliklerin de bir etkileşim örüntüsü olduğunun farkında olmalıdırlar. Sessizlik de yine karakteristik bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Güncel araştırmalar sessizliğin de bir tür söylem olduğunu ve düşüncenin, duygunun aktarımı ve karşılıklı anlayış için etkili bir alan yarattığını belirtmektedirler.
5. Etkileşimsel Uyum ve Duyarlılık Göstergeleri
İleri yaş konuşmacıların genellikle dinleyiciye etkileşimsel anlamda uyum gösterdikleri gözlemlenmiştir. Örneğin, genç ya da yabancı konuşmacıya daha açık, daha net veya açıklamalı biçimde seslenirler (Giles & Coupland, 1991). Konuşmalarında katılımcıyı takip etiklerini ve dinlediklerini gösteren “hı-hı”, “evet”, “ha” gibi geri bildirimler sık görülür.
Bu, toplum dilbilim ve iletişim alanyazınında “Uyumlanma Kuramı”nın da (Eng. Accommodation Theory) öngördüğü biçimde, iletişimsel bağ kurmayı kolaylaştırır. Buna karşılık, ileri yaş bireyler “yaşlıya konuşma” E(ng.elderspeak) olarak adlandırılan küçümseyici, çocuklaştırıcı konuşma tarzlarına karşı duyarlıdır. Bu tür söylemler, özerklik ve saygı algılarını zedelemektedir (Williams et al., 2017).
“Söylemin Dönüşümü” üzerine son söz…
İleri yaş bireylerin söylemi, eksilmenin değil aslında bir dönüşümün göstergesidir. Unutulmaması gereken konuşmanın ve etkili iletişimin hızla değil, anlamla ölçüldüğüdür. Cümleler yavaşlar, ama bağlam genişler. Sözcükler azalır, ama anlam yoğunlaşır. Bu yaş grubu için iletişimin bilgi aktarmaktan çok ilişki kurmaya nasıl hizmet ettiği araştırılmalıdır. Bu söylemsel pratikleri anlamak, hem kuşaklar arası iletişimde hem de dil öğretiminde derin bir farkındalık yaratabilir.
Kaynakça
Abrams, L., White, K. K., & Eitel, S. L. (2003). Isolating phonological components that increase tip-of-the-tongue resolution. Memory & Cognition, 31(8), 1153–1162.
Brown, P., & Levinson, S. C. (1987). Politeness: Some universals in language usage. Cambridge University Press.
Burke, D. M., & Shafto, M. A. (2008). Language and aging. In F. I. M. Craik & T. A. Salthouse (Eds.), The handbook of aging and cognition (pp. 373–443). Psychology Press.
Coupland, J. (2009). Discourse, identity and change in mid-to-late life: interdisciplinary perspectives on language and ageing. Ageing & Society, 29(6), 849-861.
Coupland, N., Coupland, J. and Giles, H. (1991). Language, Society and the Elderly: Discourse, Identity and Ageing. Basil Blackwell.
Giles, H., & Coupland, N. (1991). Language: Contexts and consequences. Thomson Brookes.
Goffman, E. (1981). Forms of talk. University of Pennsylvania Press.
Hamilton, H. E. (2019). Language, Dementia and Meaning Making: Navigating Challenges of Cognition and Face in Everyday Life. Palgrave Macmillan.
Harnsberger, J. D., Shrivastav, R., Brown, W. S. Jr., Rothman, H., & Hollien, H. (2008). Speaking rate and fundamental frequency as speech cues to perceived age. Journal of Voice, 22(1), 58–69.
Holmes, J., & Marra, M. (2008). Humour as a discursive boundary marker in social interaction. In Duzsak, A (Ed.) Us and others: Social identities across languages, discourses and cultures (pp. 377-400). John Benjamins.
Kemper, S., Herman, R., & Lian, C. (2003). Age differences in sentence production. The Journals of Gerontology, 58(5), 260–268
Labov, W. (1972). Language in the inner city: Studies in the Black English vernacular. University of Pennsylvania Press.
Matsumoto, Y. (2009). Dealing with change: humour in painful self disclosure by elderly Japanese women. Ageing & Society, 29, 6, 927–50.
Norrick, N. R. (2000). Conversational narrative: Storytelling in everyday talk. John Benjamins.
Norrick, N. R. (2009). The construction of multiple identities in elderly narrators' stories. Ageing & Society, 29, 6, 901–25.
Schiffrin, D. (1996). Narrative as self-portrait: Sociolinguistic constructions of identity. Language in Society, 25(2), 167–203.
Williams, K., Herman, R., Gajewski, B., & Wilson, K. (2017). Overcoming elderspeak: A qualitative study of three alternatives. The Gerontologist, 58(4), 724–732.
Wanko Keutchafo, E. L., Kerr, J., & Jarvis, M. A. (2020). Evidence of nonverbal communication between nurses and older adults: a scoping review. BMC nursing, 19(1), 53.
