
Yaşla Birlikte Zihinler Neden Farklı Öğrenir?
Bilimsel araştırmalar, yaşlanmanın öğrenme kapasitesini azaltmadığını; yalnızca öğrenme biçimini dönüştürdüğünü göstermektedir. Genç beyinler hızdan güç alırken, ileri yaşta beyinler anlam, deneyim ve bağlam zenginliğini kullanarak derinlemesine öğrenir.
Yaşla Birlikte Zihinler Neden Farklı Öğrenir?
FabuLAB’da öğrenme, insan yaşamının her evresinde yeniden biçimlenen dinamik bir bilişsel süreç olarak görülür.
Psikodilbilimsel bulgular, yaşlanmanın bilişsel sistemi zayıflatmak yerine, onu yeniden yapılandırdığını ortaya koymaktadır (Craik & Salthouse, 2000). Bu yeniden yapılanma, öğrenmenin doğasını değiştirmekte; ileri yaşta bireylerde hız odaklı işlemleme yerini anlam ve deneyim odaklı bir stratejiye bırakmaktadır (Park et al., 2002).
Zihinsel Dönüşüm: Akıcıdan Kristalizeye
Genç bireyler öğrenirken genellikle akıcı zekâya dayanır; bu, hızlı analiz, soyut örüntü tanıma ve kısa süreli bellek kapasitesiyle ilişkilidir (Cattell, 1987). İleri yaştaki bireyler ise kristalize zekâlarını, yani yaşam boyu birikmiş sözcük, kavram ve dünya bilgilerini kullanır (Verhaeghen, 2003). Bu durum, öğrenme sürecini daha yavaş hale getirebilir; ancak aynı zamanda daha anlamlı, bağlamsal ve kalıcı öğrenme sağlar (Craik & Salthouse, 2011).
Nörogörüntüleme çalışmaları, ileri yaştaki bireylerin bilişsel görevlerde beynin her iki yarımküresini birden etkinleştirdiğini ortaya koymuştur. Cabeza’nın (2002) “HAROLD modeli” (Hemispheric Asymmetry Reduction in Older Adults), bu çift taraflı aktivasyonu bir telafi stratejisi olarak tanımlar. Benzer biçimde Reuter-Lorenz ve Cappell (2008), yaşlanan beynin azalan işlem hızını dengelemek için daha geniş nöral ağları devreye soktuğunu göstermiştir. Dolayısıyla ileri yaştaki beyin, hızın yerini anlam ve bütünlük temelli öğrenme stratejileriyle doldurur.
Anlam, Duygu ve Sosyal Bağlamın Rolü
Carstensen ve arkadaşlarının (2006) araştırmaları, ileri yaştaki bireylerin öyküsel ve duygusal bağlam içeren bilgileri daha kolay hatırladığını göstermektedir. Bu, duygusal içeriğin belleği destekleyici ve kalıcılığı artırıcı bir unsur olduğunu ortaya koyar. İleri yaştaki birey için bir kelimenin anlamı yalnızca bir dilsel yapı değil, kişisel geçmişle ve deneyimle örülmüş bir ağ haline gelir. Bu nedenle sosyal ilişkiler, mizah ve duygusal ton, öğrenmenin bilişsel verimliliğini artıran anahtar etmenlerdir (Craik & Salthouse, 2011).
FabuLAB’ın Yaklaşımı
FabuLAB, yaşlanmanın getirdiği bilişsel farklılıkları bir eksiklik değil, yeni öğrenme yolları geliştirmek için fırsat olarak görür.
Bu vizyon doğrultusunda yürütülen Ar-Ge projeleri:
1. Anlam merkezli öğrenme tasarımlarını,
2. Bilişsel çeşitliliğe duyarlı tempo ve materyalleri,
3. Duygusal ve sosyal etkileşimi destekleyen dijital ortamları bir araya getirir.
Kaynaklar:
Cabeza, R. (2002). Hemispheric asymmetry reduction in older adults: The HAROLD model. Psychology and Aging, 17(1), 85–100.
Carstensen, L. L., Mikels, J. A., & Mather, M. (2006). Aging and the intersection of cognition, motivation, and emotion. In J. Birren & K. W. Schaie (Eds.), Handbook of the Psychology of Aging (6th ed., pp. 343–362). Academic Press.
Cattell, R. B. (1987). Intelligence: Its structure, growth and action. North-Holland.
Craik, F. I. M., & Salthouse, T. A. (Eds.). (2011). The Handbook of Aging and Cognition (3rd ed.). Psychology Press.
Park, D. C., Lautenschlager, G., Hedden, T., Davidson, N. S., Smith, A. D., & Smith, P. K. (2002). Models of visuospatial and verbal memory across the adult life span. Psychology and Aging, 17(2), 299–320.
Reuter-Lorenz, P. A., & Cappell, K. A. (2008). Neurocognitive aging and the compensation hypothesis. Current Directions in Psychological Science, 17(3), 177–182.
Verhaeghen, P. (2003). Aging and vocabulary scores: A meta-analysis. Psychology and Aging, 18(2), 332–339.
